06 Eylül, 2009

Sanatçıya İnanmamak, Lang Lang


  "Adamın ellerine bak, makine gibi!"

  Arkadaşım şoke olmuş bir halde Lang Lang'ın bir kaydının videosunu bana yollarken, başka birkaç hayranlık ifadesiyle beraber bu tabiri de kullandı. “Makine gibi!” Lang Lang bahsi açılınca ben de önceki yazımda sanatçıya inanmak başlığını kullandığım için, kendisinin bu konuya cuk oturduğunu ve onun için de bir yazı yazmanın yerinde olacağını düşündüm.

  Lang Lang, dünya çapında şöhrete ulaşmış (“düşmüş” daha yerinde olurdu) Çinli bir piyanist. Şöhrete “ulaşmak” ne kadar yanlış bir tabirse, Lang Lang için piyanist ifadesini kullanmak da bir o kadar yanlış sanırım. Piyanist kelimesi sanatı ve sanatçıyı çağrıştırdığı için, Lang Lang ve onun gibiler için sanatçı nitelendirmesi yapmak en büyük günahlardan olsa gerek, kelimenin dini anlamını bir kenara bırakırsak.

  Lang Lang aslında bir şovmen, bir meta. Her gittiği yerde dolu tribünlere oynayan (*tribünlere oynamak), aşırı jest ve mimiklerle eserlerini icra ettiği büyük bestecilere saygısızlık yapan, ekranların güler yüzü, reklamların aranılan adamı, Çin’in önemli ihracat kalemlerinden biri.

 


”26-year-old Lang Lang has played sold out recitals and concerts in every major city in the world. Last year over 5 billion people viewed his performance in Beijing’s opening ceremony for the Games of the XXIX Olympiad and earlier this year he was named as one of Time Magazine’s 100 most influential people.”

  BBC Music Magazine, geçen ay attığı e-posta ile böyle tanıtmıştı Çinliyi. Royal Albert Hall’daki konser biletleri için ortalığı yıkan BBC’nin yaptığı tarzda övgüler düzülüyor Lang Lang için son zamanlarda. Yeteneklerinin sınırsızlığından ve bu yüzyıla damgasını vuracak üç beş müzisyenden biri olduğundan dem vuruluyor. Birkaç “kendini bilmez” eleştirmen hariç müzik dünyası çok sevdi onu. Lang Lang aşağıya, Lang Lang yukarıya.

  Sahiden komik duruyor Lang Lang piyano başında. Amacım, müzisyenin işine yoğunlaşırken (normal olarak) aldığı hal ve tavırlarla dalga geçmek değil tabii ki. Ancak Lang Lang’ın jest ve mimikleri hiç samimi değil. Ona inanmamanız için her şeyi yapıyor neredeyse. Esere konsantre olamıyor ve fakat Lang Lang’a kilitleniyorsunuz. Peki Lang Lang yeteneksiz mi? Katiyen! Üst düzeyde bir yeteneği var, kıskanılacak kadar. Ancak onun şanssızlığı hem abartılı ve samimiyetsiz tarzından, hem de Çinli olmasından ileri geliyor sanırım. Düşününce, kaç klasik müzik sanatçısı geliyor ki aklınıza Çin’den? (Burada Yo-Yo Ma’nın kulakları çınlamaz, Paris doğumlu kendisi.) Böyle olunca da Çin tuttuğunu koparıyor tabii ki. İnek sağar gibi sağıyor müzisyeni.

       
 Lang Lang – Haydn                                                   Lang Lang (Seance photos) 

 

  Sanatçıya inanmak derken, sanatçının kişiliğini ve sanatı dışındaki düşüncelerini işin içine katmamak gerektiğini düşündüğümü söylemiştim. Ancak Lang Lang, sanatını icra ederkenki duruşuyla, bu düşüncenin kapsamına girmediğini net bir şekilde gösteriyor. Beethoven icra eden bir adamın olması gereken hassasiyette ve samimiyette olduğuna inanmıyorum onun, tüm yeteneklerine rağmen. Beethoven konçertolarını içeren albümünün kapağındaki pozu da (aşağıda) bunu kanıtlar nitelikte.

  Lang Lang’ı piyanist Earl Wild’ın cümlesiyle özetleyebiliriz sonuç olarak:

''the J.Lo of the piano.''

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Web Analytics